Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu: Muhibbi’nin Edebi Kişiliği ve Sanatının Özellikleri

 

Murat Ali Karavelioğlu’na göre geleneğin yetiştirdiği şairlerden biri olan Muhibbi, yetiştiği geleneğe sıkı sıkıya bağlı bir şairdir. İstanbul’dan uzaklarda yazdığı ilk şiirleri iptidaidir. Bunlarda çoğunlukla ıstırap ve kanaatkârlık duyguları ağır basar. Padişahlık hayatında yazdığı daha çok sayıdaki şiirinde sanatının olgunlaştığı görülür. Aşk, coşku, heyecan, kahramanlık ve tefekkür şiirleri yazmıştır.

 

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

 

beytiyle başlayan gazeli asırlardır milletin hafızasında ve dilindedir. Padişahlığını ve cihangir bir savaşçı oluşunu hatırlatan çok sayıda şiire rastlamak mümkündür. Hürrem Sultan’a duyduğu büyük aşkı terennüm ettiği ince ve zarif söyleyişli gazelleri vardır. Oğullarının ıstırabını dile getirdiği şiirleri de son derece başarılıdır.

 

Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu: Şairin Sanat Kudreti ve Şiir Dili

 

Sanat kudreti bakımından vasatın üzerinde bir şair olarak değerlendirilebilecek olan Muhibbi’nin şiirleri, şiirinin unsurları ve özellikleri Divan Şiirinin genelinden farklı değildir. Zülf, dudak, göz ya da kaş, tüm şairlerde olduğu gibi Muhibbi’de de öyledir.

 

Şairin kullandığı dil o devrin klasik Osmanlı Türkçesidir. Döneminin şairlerine bakıldığında Muhibbi’nin dili daha sadedir. Arapça-Farsça kelimelerin oranı daha düşüktür. Çünkü Muhibbi, bir padişah olmakla çok geniş kitlelere hitap etme zorunluluğundadır. Vasat bir şair olduğundan şiirlerinde imale ve zihaflar bir hayli çoktur. Mesela şu beyit ne kadar sadedir:

 

Günde bir kez görmesem halüm nolur dirken benüm

Bir yıl oldı görmez oldum anı andum agladum

 

Doç. Dr. Karavelioğlu: Muhibbî’nin Üstadları

 

Muhibbi Türk şairlerinden en çok Nevayi, Ahmet Paşa, Necati, Baki, Fuzuli ve Hayali’nin tesirinde kalmıştır. Mesela Ahmet Paşa:

Gül yüzünde saçdı anber kâkül-i müşkîn-i dost

İtdi can bûyın muattar kâkül-i müşkîn-i dost

Muhibbi:

Gül yüzünde kodı anber kâkül-i müşkîn-i dost

Eyledi kendüyi çenber kâkül-i müşkîn-i dost

 

Sadi, Hafız, Cami, Selman, Nizami, Attar gibi İran şairlerinin de etkisi altında kalan şair, Arap edebiyatından Hassan’ın etkisindedir. Birçok beytinde bu şairlere övgü dolu ifadeler vardır. Tabi bunda, kendini üstün görme hissi de bulunmaktadır.

Bunların yanı sıra Baki, Mesihi, Sevdayi, Ulvi, Azadi ve oğlu Mustafa gibi şairler onun şiirlerine nazire yazmışlardır.

 

Murat Ali Karavelioğlu: Muhibbi Şiiri Neleri Anlatır?

 

Şiirinde Allah’a ve Peygamber’e övgü dolu ifadeler yer alır. Tasavvufi unsurlara tesadüf olunmakla birlikte bunlar Divan Şiirinin malzemeleri arasında gerektiğinde kullanılmışlardır. Asıl gaye olmaktan uzaktır.

Muhibbi’nin şiirlerini muhteva ve üslup bakımından üç gruba ayırmak mümkündür: 1. Hükümdarlığını, sultan şahsiyetini ve havasını yansıtan veya hamasi yönü olan şiirler. 2. Hikemi, fikri, talimi mahiyet ve öğüt verici veya tasavvufi-dini türden şiirler. 3. Âşıkane, rindane mahiyetteki şiirler.

Şiirlerinde devlet, ferman, sultan, abd, kul, asker, leşker, tuğ, liva, şah, kişver, alem, tabl, tuğra, taç vb. kelimelerin çok geçmesi tesadüfi değildir.

Şiirlerinde onun çeşitli görüşlerini bulabiliriz. Sayıca çok olmaları da buna imkân vermektedir. Şair için şiir söylemek bir bakıma başka bir âleme hicret etmektir. Şair hakikatten bahsetmelidir. Şiirinde ayet ve hadislere çokça yer vererek hakikatleri konu edinir.

Muhibbi’nin şiirleri genellikle âşıkane, rindane mahiyettedir. Bu hususla mahlası arasında bir ilişki olduğu muhakkaktır. Şiirinin özüne şu beyitle işaret eder:

Kim ki öğrenmek diler aşkın rümûzın serteser

Okısun görsün Muhibbî defter ü dîvânımuz

Bazı gazellerinde ise Allah’a ve Hz. Peygamber’e olan derin aşk ve saygısını dile getirdiği görülür.

Sonuç olarak Muhibbi aynı zamanda bir söz sultanıdır. Mahlasıyla mütenasip şiirleri daha çok âşıkane ve rindanedir. Tefekkür şiirleri de az değildir. Dili, gayet sade ve akıcı olup bazı çağdaşlarına nazaran tamlamalar ve yabancı kelimeler daha az nispettedir. O içinden geldiği gibi söylemekte ve tasannudan uzak durmaktadır.

 

Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu: Muhibbi’nin Hâmiliği

 

Muhibbi’nin Türk kültür ve edebiyatına hizmeti yalnızca şairliği yönüyle değildir. O aynı zamanda Türk tarihinin en görkemli edebiyat ve sanat ortamlarından birini oluşturmakla da büyük hizmet ifa etmiştir. Onun döneminde saray, devlet büyüklerinin konakları, esnaf muhitleri tam bir kültür ve edebiyat mahfeli olarak öne çıkmıştır. İstanbul başta olmak üzere Edirne, Bursa, Kütahya, Manisa, Üsküp, Saraybosna, Kahire, Bağdat gibi merkezler yüzyılın ve sonraki asırların edebi mahfelerinin başında gelmektedir. Bir yandan Halk Edebiyatı Karacaoğlan, Kul Pîrî, Karaoğlan, Âşık Garip, Âşık Kerem, Oğuz Ali gibi şairler elinde gelişirken öte yandan Divan Şiiri altın çağını yaşamaya başlamıştı. Baki, Âgehi, Emri, Figani, Fuzuli, Yahya Bey, Zati gibi şairler devrin önemli isimlerindendir.

 

Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman, devrini ve zaferlerini kaleme aldırmakla Süleymanname türünde pek çok eserin yazılmasını da sağlamıştır.

“Devrimde Sinan gibi bir mimar, Baki gibi bir şair yetiştiği için pek bahtiyarım” sözünün Kanuni’ye aittir.

 

Doçent Doktor Murat Ali Karavelioğlu: Muhibbi Divanı’na Dair

 

Divanı 1987 yılında Coşkun Ak tarafından nesre çevirili olarak yayımlandı. Kaside bulunmayan divanda yaklaşık 2800 gazel yer alıyor. Ayrıca murabba, muhammes, rübai, elifname, kıta, beyit, müfred vb. nazım şekilleriyle yazılmış manzumeler içeriyor. Bu haliyle Edirneli Nazmi’den sonra edebiyat tarihimizin en hacimli divanlarından biridir.

Muhibbi hakkında görüşlerine başvurulan Murat Karavelioğlu’na göre divanın, Türkiye kütüphanelerinde 20 civarında nüshası var. Bunlardan 7 tanesi İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler (Nadir Eserler) Kütüphanesi’nde bulunmakta. Divanın en güzel nüshalarından biri bu kütüphanedeki 5467 numaralı nüsha olup bir özel şirketin katkılarıyla tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır. Kendi hattıyla yazdığı şiirlerden oluşan bir nüsha Prof. Dr. Orhan Yavuz tarafından yayımlanmıştır.  2016 yılında ise Prof. Dr. Kemal Yavuz ve Prof. Dr. Orhan Yavuz, Muhibbi Divanı’nı, mecmualardaki manzumeleri de toplayarak 4000’i aşan şiir sayısıyla yayımlamışlardır.

Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu’na teşekkür ederiz.